DENİZ ve LİMAN RESİMLERİ İLE TANIDIĞIMIZ 6000 ‘e YAKIN ESERİ OLAN İVAN AYVAZOVSKİ KİMDİR?
İvan Ayvazovski (1817-1900)
Dönemi romantizm
Tablolarına sanat severlerin aşina olduğu gerek Türkiye'de gerekse Rusya ve Ermenistan'da sevilen ve bilinen bir ressam olan İvan
Ayvazovski 'nin hayatına hep birlikte bakalım.
Ressamımızın nette
hep aynı hayat hikayesi var. Fakir bir Ermeni ailesinde doğdu. ''Simferopol Lisesi'ne gitti. Daha 16 yaşındayken Çar I. Nikolay'ın emri ile St.Petersburg
akademisine davet edildi.'' İyi de bu adam fakir değil miydi ünü nasıl duyuldu?
Osmanlı ile yolları nasıl kesişti? Bir Ermeni olarak Osmanlının son
dönemlerinde yaşanan Ermeni meselelerine nasıl tepki verdi? Ayrıca bu adam deli
miymiş neymiş sürekli liman, deniz çizmiş. Öyle böyle değil tahmini bu tarz 6000 'e
yakın eseri olduğu söyleniyor. Niye bu alana yöneldi? Hadi hep beraber hikayesine bakalım.
Ressamımız
İvan Ayvazovski 1817 de Feodisaya (Kefe) adlı Kırıma bağlı bir liman şehrinde Ermeni
asıllı fakir bir ailede dünyaya gelir. Ayrıca şehir 19. yüzyılın Rus
imparatorluğunda Akdeniz iklimine yakın bir konumdadır. Ressamımızın büyüdüğü
şehir Rusların, Türklerin, Tatarların, Arapların, Ermenilerin ve de Yahudilerin
yaşadığı kozmopolit bir şehirdir. Ayvazovski küçük
yaşlardan itibaren resme ilgi duyar. Daha 8 yaşındayken yaşadığı liman
kentine üstten bakar vaziyette kendini resmedip altına ''1825'te Aivaz'' yazar.
Babasının şehir mimarı olan bir arkadaşı çocuktaki yeteneği görünce ona resim
üzerine temel teknikler hakkında dersler verir.
Mimar aile dostları bununla da kalmayıp çocuğun resimlerini şehrin yöneticisine
gösterir .Şehrin yöneticisi çocuktaki ışığı görünce Simferopol kentine
taşındığında çocuğu da yanında götürerek ona destek olur. Nüfuslu tanıdıklarına
genç ressamımızın resimlerini yollar. Bu bağlantılar sayesinde St.Petersburg İmparatorluk akademisinden
6 yıllık burs kazanır. Ressamımızın 15-16 yaşlarına gelen bu döneminde
akademide arkadaşlık edeceği ahbapları kim dersiniz Puşkin, Gogol:)
Öğrenciyken Akademi başkanının tavsiyesi üzerine deniz ve
limanları konu alan bir resim yapar. Bu resim akademideki sergide gümüş madalya
kazanır ve müthiş ilgi görür. Bu şekilde Çar I. Nikolay'ın da dikkatini çeker ve kendisinden oğlunun
yapacağı bir deneme seferinde ona eşlik etmesini ister. Bu seferde Ayvazovki
Ege Adaları ve Doğu Akdeniz’e gider. Gezinin durakları arasında İstanbul ve
Truva da vardır. Böylelikle imparatorluk donanması ile ilk bağlantısı da
kurulmuş olur. Kırım, İtalya, Paris'te çalışmalar yapar. Hatta Paris'te altın
madalya kazanır. Papa 16. Gregory ressamın ünlü ''kaos'' tablosunu Vatikan için
aldığı haberleri Rusya'da duyulunca ülkedeki itibarı daha da artar bu Rusyaların sanat açısından batıya açılması demektir.
Papa 16. Gregory'nin
Vatikan için aldığı ''Kaos'' tablosu.
1844’te St.Petersburg’a döner. St.Petersburg Akademisi üyesi
olur ve donanma ressamlığına getirilir. Böylelikle baştaki sorulardan birinin
cevabı daha aydınlanmış oldu. Haliyle donanma ressamı olunca da deniz,
liman, gemi resimleri çizmek kaçınılmaz olur. Zaten akademide de bu alanda
ders veren hocasının üzerinde etkisinin büyük olduğu söylenmiştir.
Gelelim
kariyerinin Osmanlı ile kesiştiği zamanlara;
1845'te geldiği
İstanbul'da Sultan Abdülmecit tarafından Beylerbeyi Sarayı'nda kabul
edilir. Ayrıca Sultan Abdülmecit'in de başarılı bir ressam olduğunu
hatırlatmak isterim.
1874'teki ziyaretinde
Mimarbaşı Sarkis Balyan'ın Kuruçeşme Adası üzerinde bulunan ikametgâhında bir
ay kadar misafir olarak Sultan Abdülaziz'in Dolmabahçe Sarayı için siρariş ettiği tabloları hazırlar.
Sultan II. Abdülhamid'e de iki tablo hediye etmiştir.
Osmanlı padişahları tarafından sarayda ağırlanır ve kendisine ''Osmanlı liyakat beratı'' verilir.
1845-1890 arasında İstanbul'a çeşitli
ziyaretler yaparak. İstanbul'u konu alan birçok resim yapar. İstanbul
dışındakiler arasında Sinop, Trabzon, Çeşme ve Sakız manzaraları en başarılı
yapıtları arasında sayılmaktadır.
Sinop Savaşı tablosu
Gelelim Ayvazovski'nin hayatının ülkemizde çok bahsedilmeyen kısmına. Sultan Abdülhamit döneminde Ermeni
olaylarına karşı ressamın tepkisini Agos'tan
Alin Ozinian yazısında şöyle anlatır:
''Ayvazovski olup bitenden çok
etkilendi.... 80 yaşındaki ressam, Osmanlı padişahları tarafından verilen
madalyalarını önce köpeğinin boynuna bağlayıp doğduğu şehir Kırım Thedosia’daki
(Kefe) Türk tüccarların mahallesine gitti, orada herkesin gözüne madalyaları
sokarcasına yaptığı yürüyüşten sonra, Ayvazovski, köpeği ile birlikte deniz
kenarına gidip madalyaları denize attı. Ertesi gün, Osmanlı Konsolosu ile
buluşan ressam, “Madalyaların hepsini denize attım, bak kurdeleleri burada, al
bunları Padişah’a götür, isterse o da benim resimlerimi denize atsın, umurumda
bile değil” dedi. ''Ressam, ilerleyen günlerde
‘Trabzon’daki Ermeni Katliamı’, ‘Gecedeki Yalnız Gemi’ ve ‘Marmara Denizi’nde
Trajedi’ eserlerini yaptı. Ayvazovski’nin o yıllarda Batı Ermenistan’dan
Theodosia’ya kaçan çok sayıda Ermeni’ye de yardım ettiği bilinir.''
Son olarak sanat hayatı boyunca 200'den fazla İstanbul tablosu yapmıştır. Ülkemizde 30
kadar eseri Dolmabahçe
Sarayı, Sakıp Sabancı Müzesi, Deniz Müzesi, Askeri Müze, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Fener Rum Patrikhanesi ve İstanbul Kumkapı
Ermeni Patrikhanesi'nin koleksiyonlarında ve
Ankara’da Dışişleri Köşkü’nde yer almaktadır.
Bu arada Cumhurbaşkanlığı
külliyesinde de tabloları bulunmaktadır. Aşağıdaki görselde her iki tabloda
Ayvazovski'ye aittir.
Yorumlar
Yorum Gönder