İNSANIN ANLAM ARAYIŞI / Viktor Emil Frankl




İnsanın Anlam Arayışı kitabı, 20. yüzyılın önemli psikiyatrlarından Avusturyalı Viktor Frankl'inin II. Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kamplarında tutsak olarak kaldığı günlere ilişkin deneyimleri ve gözlemlerinden yola çıkarak insanın anlam arayışına cevap vermeye çalıştığı 1945 tarihinde yazdığı eserdir. Yazarın bulunduğu toplama kampı Auschwitz 1940 yılında Polonya, Krakow  yakınlarında inşa edilen ve çoğunluğunu Yahudilerin oluşturduğu, 4 milyondan fazla tutsağın öldürüldüğü ünlü Nazi kampıdır. Dr. Frankl, kamptan kurtulduktan sonraki dönemde 9 günde yazdığı kitabını başlarda kendi adı ile basmak istemez. Bunun yerine kampta kendisine verilen numarayı kullanmak ister fakat kitap tamamlandığında, kitabın isimsiz değerinin anlaşılamayacağı düşüncesiyle, sonunda kendi ismini kullanmaya karar verir. Frued insan doğasını açıklarken cinsel temelli bir yaklaşım yapar bir diğer ekol olan Adler ise Freud'dan farklı olarak kişiliğin cinsel değil sosyal beliryeciliği üzerinde durur. Ona göre insan güdülenmesinin temeli güven kazanma ve aşağılık duygusunun üstesinden gelmektir. Yazar diğer meslektaşlarının aksine insan denilen fenomeni tek ekol üzerinden yorumlamaz. Hatta Dr. Frankl diğer ekolleri reddetmeyerek onların üzerine katkı yapar.

Kitabı okurken kampta yaşananlara ilişkin kişilerin tepkilerini bir noktadan sonra tepkisizliklerini bir psikiyatristin çözümlemeleri ile takip etmek hayatı kavrayış biçimimize katkıda bulunuyor. Mesela krematoryumlara (ölü yakma odaları) gönderilen insanlar bir an için affedileceklerini düşünürlermiş. Psikolojide bu durum af yanılsaması kavramı ile açıklanmaktadır. İdam edilecek bir mahkumun son anda af edileceği yanılsamasına kapılması... Kampta bir ranzayı 9 erkeğin paylaşmak zorunda olduğu zamanlar oluyor. Yastık olarak ise gün içinde giydikleri ayakkabıları kullanmışlar. Psikolojide arzu giderici rüyalar diye bir kavram var. Kişi reel hayatta neyin eksikliğini yaşıyorsa onun rüyasını görür. Bunlara arzu giderici rüyalar denilir. Kitabı okurken mahkumların arzu giderici rüyalarının cinsel içerikli olduğunu düşünmüştüm. Oysaki öncelikler değişince görülen arzu giderici rüyaların çoğunlukla kamp sakinleri için ekmek, pasta, sigara ve ılık banyo olduğunu gördüm. Kampta yoğun ve insani olmayan çalışma koşulları ve saatlerinin yanı sıra psikolojik işkenceler sonucunda neden bazı insanların yaşamaktan vazgeçmediğini neden bazılarının ise intiharı seçtiği sorusu üzerinden yazar, Nietzsche'nin ''Yaşamak için bir "neden"i olan, her türlü "nasıl"a katlanabilir sözüne atıfta bulunmaktadır. Kamptan kurtulduktan sonra yazarın kitabı yazma amaçlarından biri de yaşama umudunu kaybeden hastalarına yol gösterebilmektir.

Freud’a “yaşamın anlamı nedir'' diye sorulduğunda “Eğer bir insan hayatın değerini ya da anlamını sorgulamaya başlamış ise, aslında o insan hastadır, çünkü nesnel olarak ve amacı yönünden yaşamın ne anlamı vardır ne de değeri. Eğer böyle bir şey yapıyorsa, aslında yalnızca tatmin edilmemiş libidosunda ekstra şeyler olduğunu kabul ediyordur'' der. Yazara göre acı çeken kişinin varoluşunda bir anlam ve sorumluluk duygusu bulmayı başaramayışı vardır. Yaşamak acı çekmektir. Yaşamı sürdürmek, çekilen bu acıda bir anlam bulmaktır. Eğer yaşamda bir amaç varsa, acıda ve ölümde de bir amaç olmalıdır. Ancak hiç kimse bir başkasına bu amacın ne olduğunu söyleyemez. Herkes bunu kendi başına bulmak ve bulduğu yanıtın öngördüğü sorumluluğu üstlenmek zorundadır. Avrupalı varoluşçulardan farklı olarak din olgusuna olumlu bakmaktadır. Ona göre yaşamın anlamı kişinin belli bir durum karşısında kendi belirlediği tavırla ortaya çıkar. Kişi kendine bir gerçek = doğru bulur. Bu gerçek doğru sevgi, din ya da başka bir şey olabilir. Hatta din için kötülüğün her yerde olduğu insanın içinde bulunduğu zor durumu aşma ve yol gösterici olarak şaşırtıcı ölçüde umut verici olduğunu söylemektedir. İnançlı bireylerin kamptaki zor şartlara ve bütün gün insani olmayan koşullarda çalışmanın yorgunluğa rağmen döndüklerinde hala dua ettiklerini gözlemlemiştir. Yazarın kampta ilgisini çeken bir diğer durum ise fiziksel şartlar düştükçe kişilerin manevi, tinsel yaşamlarının derinleşmesidir. Peki, bir kamp sakini olarak Dr. Frankl'ı kampta ayakta tutan şey ne olmuştur? Frankl o dönemde eşinin hayali ile kendine bir gerçek= doğru oluşturur. Öyle ki bu sevgi, sevilen insanın fiziksel varlığının çok çok ötesine geçer. Eşiyle akşamları çay içtiği, sohbet ettiği anları hayal eder. Sevilen kişinin orada olup olmaması önemli olmaktan çıkar. Frankl'a göre insanın temel uğraşı haz almak ya da acıdan kaçınmak değil, yaşamında bir anlam bulmaktır ve yine bu anlamı verecek olan kişidir. Frankl başarıyı amaçlamayın der. Bunu ne kadar amaç haline getirip bir hedefe dönüştürürseniz, kaçırma olasılığınız da o kadar artar. Çünkü mutluluk gibi başarının da peşinden koşamazsınız; kendisi ortaya çıkmalı, kendisi oluşmalı. Ayrıca ona göre acılar sadece gelişiyorsan bir anlam taşır. Yazar hayattan ne beklediğimizi değil hayatın bize ne beklediğine vurgu yapar. “Gelecekte bir hedef görmediği için kendini çöküşe bırakan bir insan, kendini geçmişe yönelik düşüncelere dalmış bulur. Bu hedefi belirleyecek olan da yine kişinin kendisidir ”der.

Oldukça ince olan bu kitabı okurken fark etmeden 9 sayfa not tutmuşum. Kitaptan anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki… Zaten yazı ilginizi çektiyse kitabı edinip okursunuz. Bilen bilir kitap tavsiye etmeyi sevmem. Bu nedenle müessemizde şiddetle tavsiye ediyorum minvalinde cümleler yokturJ Kişinin okumaları neyi dert ettiyse o minvalde olmaz mı zaten? Çünkü insanın en büyük pratiği kendi hayatıdır.




Yorumlar

  1. Evet gerçekten kişinin okumaları dert edindiği şeylerle ilgili ama çook güzel bir anlatim olmuş ve sabırsızlıkla alıp okuyacagim ani bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Süslü kelimelerden uzak akıcı bir anlatımla yazmaya gayret ediyorum. Geri dönüşünüz bu anlamda benim için değerli.

      Sil
  2. Gerçekçi olmak kadar güzel ne olabilir ki!? Abartısız ve ve gereksiz suslemelerden uzak bu tanıtım beni etkiledi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar