İKARUS’UN DÜŞÜŞÜ VE İKARUS SENDROMU


Bu hikâye herkesin kendine göre bir ders çıkardığı sanatın birçok dalına ilham olmuş Yunan mitlerinden Daidalus'un oğlu İkarus'un düşüşü hakkındadır.

Daidalus’un kelime anlamı, “Ustaca işlenmiş ya da işleyen” demektir. Kendisi kral soyundan geldiği bilinen Atina’lı bir zanaatkar ve sanatçıdır. Platon’un Menon adlı diyaloğunda adı geçen canlı heykelleri de kendisi yapmıştır. Girit’te çalıştığı dönemde bir kadından İkarus adında oğlu olmuştur. Daidalus’un ismi Girit’te yaşadığı dönemde pek çok olayda geçmiştir. Kral Minos, Kraliçe Pasiphae’nin aşık olduğu boğadan olan oğlu yarı insan yarı boğa Minotor’un kapatılması için kendisinden bir labirent yapmasını ister. Labirentteki boğaya her yıl 7 kadın ve 7 erkek kurban edilir. Bu durumdan rahatsız olan Theseus Atina halkının sıkıntısını dile getirir ve Minotor’u öldürmeye karar verir fakat bir sorun vardır. Labirentten nasıl çıkacağını bilememektedir.

Daidalus, Theseus’a yardımcı olması için kralın kızı olan Ariadne’ye ''iplik ipucunu'' ve labirentin planını anlatır. İplik yardımı ile geldiği yolu bulan Theseus, Minotor’u öldürdükten sonra labirentten çıkmayı bu şekilde başarır. Theseus’un kaçışını ve öz kızının kendisine ihanet ettiğini öğrenen Kral Minos öfkelenir ve ceza olarak, Labirentin mimarı Daidalos ile oğlu İkarus’u Labirent’e hapseder. Tüm çıkışları da kapattırır. Labirentte bir süre mahkûm kalan mimarın aklına uzun uzun çalıştıktan sonra kuş tüylerinden ve bal mumumdan birer çift kanat yapmak gelir. Tüyleri balmumu ile İkaruss’un omuzlarına yapıştırır. Uçmadan önce de İkarus’a ne çok alçaktan uçmasını, ne de fazla yükselip güneşin ışınlarına yakın gelmesini öğüt verir. Ne var ki havalandıktan sonra İkarus babasının bu sözünü unutur, başarısından dolayı gurura kapılır veyahut hava sarhoşluğu ile yükseldikçe yükselir. Sonuç olarak güneşin ışınlarına aldırmadan özgürlüğe kavuşmanın sevinciyle yükselmeye devam eder. Güneş Tanrısı Helios bunu kendisine karşı bir saygısızlık olarak algılar ve güneş ışınları İkarus’un yükselen kanatlarındaki balmumunu eritir zaten kanatları da bir süre sonra alev alır. Bunun üzerine İkarus hızla denize düşer. Mitlere göre İkarus, Ege Denizi’nde bir yere düşmüş ve orada ölmüştür. Düştüğü yere İkaria Denizi ve yakınlarındaki adaya da İkaria Adası denilir.

Herbert James Draper, The Lament for Icarus, 1898
Bu hikâyenin müzikten sinemaya ve birçok tabloya yansıması olmuş söz konusu mit defalarca işlenmiştir. Iron Maiden grubunun Flight Of Icarus şarkısı müzikteki örneklerinden biridir. Sinemada Terry Gilliam'ın George Orwell'ın 1984 romanından esinlendiği filmi Brazil’de İkarus öğeleri görülür. Bir diğer örnek ise Sunshine adlı filmde güneşe gönderilen uzay mekiğine İkarus isminin verilmesidir.
Amerikalı yazar Peter Beinart, bu mitten hareketle İkarus Sendromu adını taşıyan kitabında aynı adla anılan bir yönetim ilkesi geliştirmiştir. Kendine aşırı güven duyarak yapılan işte gerekli güvenlik önlemlerini almadan gereksiz riskler alma durumunda kişilerin İkarus sendromuna kapıldığını ifade , etmiştir. Bunun sebebi ise kişilerin her şeyi kontrol altında zannedip rahatlığa kapılmalarıdır.

Ayrıca havacılık ve motosikletcilikte İkarus sendromu sıkça görülmektedir. Özellikle genç sürücüler bu sendroma daha çok yakalanır. Hava gösterisi yapan bir gösteri pilotu ya da yüksek hızla araçları sollayan bir motosiklet sürücüsü, zafer sarhoşluğu ile hataya düşüp kontrolünü kaybedebilir ve bu anlarda istenmeyen durumlar meydana gelebilir. Bu durum İkarus sendromu olarak adlandırılır.

Özetle bu mit kimilerine göre kibrin kimilerine göre cesaretin kimilerine göre ise de söz dinlememenin hikâyesidir. 

KAYNAKLAR

Philip Wilkinson – Efsaneler & Mitler

Peter Beinart; The Icarus Syndrome: A History of American Hubris, HarperCollins Publishers, 2010.

Toprak, Z., & Yücel, V. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE).



Yorumlar

  1. yav arkadaş, kibirlenme insan oğlu senden büyük Allah var demek kadar yalın temiz ve mak'ul olanı dururken, yok karım boğayla aldattı beni ondan veled-i zina doğdu onu saklamak için labirent... sonra, sonra labirent başa bela oldu, e sonra, sonra labirente girenler içerde kaldı, kanat balmumu... kanadı takan çocuk çok yükseğe uçmuş... ee biz insanlar da bu sallamasyon yunan mitlerini okuyup vay anasını ya demek ki çok kibirlenmemek lazımmış mı diyeceğiz? geçiniz efenim geçiniz. Yunus ile Karacaoğlan yeter da artar bu millete. saygılarla

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar